Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Nullam eget nunc nec nunc.
Sosyal Medya

ANNE ÖPÜCÜĞÜNÜN ŞİFASI

Zeynep dört yaşındaydı. Parkta oynarken ayağı takıldı ve düştü. Dizini tuttu, gözlerinden yaşlar süzüldü. Ama en çok canını yakan, düştüğünde diğer çocukların gülmesi olmuştu.

Elif hızla yanına geldi, onu kollarına aldı.

“Dizini mi incittin, kuzum?” dedi şefkatle. Zeynep başını salladı. Ama gözleri yaşlıydı.

“Elimi tut, dizini öpeyim de hemen iyileşsin,” dedi Elif.

Zeynep annesinin gözlerine baktı. Dizine konan o sıcak öpücükle, içindeki tüm üzüntü bir anda kayboldu.

O an anlamıştı: Annesinin sevgisi, sadece fiziksel yaraları değil, kalbindeki kırıkları da iyileştiriyordu.

Anne öpücüğünün şifası, sadece bir masal değil, bilimsel bir gerçekti. Bir annenin sevgisi, sesi, dokunuşu ve enerjisi çocuğunun hem fiziksel hem ruhsal gelişimini inşa ediyordu.

Bu yazı annelere ve anne adaylarına sadece bilgi vermek için değil, çocuklarını sevgi, güven ve uyum içinde büyütmeleri içinyazıldı. Çünkü her çocuk, şefkatli bir anne öpücüğüyle daha güçlü, daha mutlu ve daha özgüvenli büyüyebilir.

Anneler ve çocukları arasındaki sevgi, güven ve iyileştirici bağ üzerine bir hikâye

BİRİNCİ BÖLÜM: ANNELİK BAĞI VE BEBEĞE DUYGUSAL AKTARIM

Güneş yeni doğmuş, hafif esen rüzgar pencerenin tüllerini nazikçe dans ettiriyordu. Elif, karnındaki bebeğe ellerini koyarak derin bir nefes aldı. İçinde büyüyen canın, artık onu hissettiğini biliyordu.


Hamileliğinin 18. haftasındaydı. Bebeğinin kalp atışlarını doktor kontrolünde ilk kez duyduğunda gözleri dolmuş, içinde tarifi zor bir sevgi yükselmişti. Ama bugün farklıydı. Bugün içinde huzursuz bir his vardı. Geçmişte yaşadığı bir travma, onu ansızın yakalamıştı. Küçükken annesinden gördüğü sevgisiz bir an, kendisini annelik için yetersiz hissetmesine neden oluyordu.

Doktoru ona, annenin yaşadığı tüm duyguların bebeğe kimyasal olarak aktarıldığını anlatmıştı. Bunun bilimsel bir gerçek olduğunu, hamileliğin 126. gününden itibaren bebeklerin annelerinin hislerini paylaşmaya başladığını söylemişti.


Bilimsel Gerçekler: Anne-Bebek Duygusal Bağı

Dr. Bruce Lipton’un yaptığı araştırmalar, fetüsün, annenin duygularını kortizol ve oksitosin gibi hormonlar aracılığıyla hissettiğini ortaya koyuyordu. Stresli bir anne, bebeğine yüksek kortizol salgılayarak endişe ve korkuyu aktarıyor, huzurlu bir anne ise bebeğine güvenli ve mutlu bir ortam sunuyordu.

Dr. Thomas Verny’nin ‘The Secret Life of the Unborn Child’ (Doğmamış Çocuğun Gizli Hayatı) kitabı, hamilelikte annenin yaşadığı travmaların ve bilinçaltı inançlarının bebeğin gelişimine doğrudan etki ettiğini anlatıyordu. Travmaya maruz kalan annelerin bebeklerinde anksiyete, uyku bozukluğu ve bağlanma problemleri daha sık görülüyordu.


Elif, elini karnına koydu ve derin bir nefes aldı. “Bebeğim, burada güvendesin,” diye fısıldadı. Onunla konuşmaya başladı. Ona şefkatle yaklaşarak, korkularının bebeğe geçmesine izin vermemeye karar verdi.

İKİNCİ BÖLÜM: 0-7 YAŞ ARASINDA BİLİNÇALTI VE KARAKTER GELİŞİMİ

Zaman geçmiş, Elif artık küçük kızı Zeynep’i kollarına almıştı. Şimdi anneliğin en derin ve en önemli yolculuğundaydı.

Bebeğinin gözlerine baktığında, onda henüz işlenmemiş bir dünya görüyordu. Bilim insanları, çocukların %90’ının bilinçaltının 0-7 yaş arasında şekillendiğini söylüyordu.

Bilimsel Gerçekler: 0-7 Yaş Dönemi ve Bilinçaltı Gelişimi

Dr. Maria Montessori çocukların keşfetme güdüsünün ve özgüveninin, güvende hissettikleri ortamlarda geliştiğini belirtiyordu.

Harvard Üniversitesi’nden yapılan araştırmalar, çocukların 7 yaşına kadar olan beyin dalgalarının tıpkı hipnoz etkisi gibi tüm çevresel verileri bilinçaltına kaydettiğini gösteriyordu. Eğer bir çocuk sürekli eleştirilir, korku içinde büyürse, ilerleyen yıllarda düşük özsaygı geliştirme riski taşıyordu.

Elif, Zeynep’in bilinçaltına değerli olduğu hissini kazandırmak için bilinçli bir anne olmaya karar verdi.

Özgüvenli, Vicdanlı ve Uyumlu Bir Çocuk Yetiştirmek İçin Anne Yaklaşımı

1. Sevgi Dili Kullanmak

• Çocuğuna sevildiğini hissettirmek için dokunarak, sarılarak, sevgi sözcükleriyle destek vermek.

• “Seni seviyorum” demek yerine, “Senin varlığın benim için çok kıymetli” gibi güçlü cümlelerle desteklemek.

2. Bireysel Güçlü Yönlerini Desteklemek

• Çocukların merak duygusunu köreltmeden sorularına değer vererek cevap vermek.

• Yaptıkları küçük başarıları övgüyle değil, “Bunu başarmak için çok çalıştın” gibi çabaya vurgu yaparak desteklemek.

3. Bağırmadan, Sevgiyle Disiplin Vermek

• Bir çocuk hata yaptığında, onu cezalandırmak yerine duygularını anlamasına ve çözüm üretmesine yardımcı olmak.

• Örneğin, kardeşine vurduğunda, “Kardeşin incindi, hislerini anlıyor musun?” diyerek empati gelişimini desteklemek.

4. “Biz Bilinci” Aşılamak

• Çocukları birey olarak güçlü yetiştirirken, aynı zamanda topluluk içinde iş birliği ve dayanışma bilinci kazanmalarını sağlamak.

• “Biz birlikte bir takımız” diyerek aile içinde roller paylaşmak.

Tüm Makaleler